26 Eylül 2010 Pazar

Gelin Tacı

Düşlerimdeki öyküler...

Şehrin telaşından uzakta, krallığımın tadını çıkarıyorum şimdi..
Düşündüm de yılların vurdumduymazlığına ne kadar da çok kaptırmışım kendimi..
Oysa; buradaki sade köy hayatı baharı selamlıyor... Kırılgan duygularım bile filizlenmeye başladı.. Meğer ne çok özlemişim kendimi..
Dün benimle konuşurken, yüzü kızaran o adamı hatırladım; ''ey güzel Allah'ım, dünyada bu kadar saf bir erkek kaldı mı ki?'' hali vakti iyi görünmese de eminimki bu tür erkeklerin ruhları daha zengindir.. ''Rahatlık erkekleri şımartır'' derdi rahmetli Ninem..

Bilseydim bu kadar sıkılacağını, yolu tarif etmesi için onu seçer miydim?
Teşekkür ettiğimde ''rica ederim'' derken bile, ne kadar yumuşacık ve sevecen bir ifadesi vardı.. Şimdi, desem ki sana; neredeyse sesinin sadeliğine ve ses tonuna boylu boyunca yatıp uyuyasım geldi.. Bana inanmıyacaksın biliyorum. Adamın gözlerine bakınca;sabah yediğim zeytinleri düşündüm..

Ve samandan yatak hayal etmeye başlamıştım ki rüya bu ya, uyuya kalmışım ''Gelin Tacı'' elimde...

Aramızda kalsın İstanbul ama sessizlik gıpta etti düşlerime...

Sabiha Rana

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder